Wednesday, August 8, 2012

Once upon a time in Gebze

bakıyorum da bizim blogda aylardır bir yazı eklenmemiş, sadece cem'in eklediği birkaç video var ama onların bile bir satır cümle açıklaması yok. bugün denizbank'ın veri ambarında geçirdiğim 3. günüm ve dün gece sistemde sıkıntı olduğu için bütün ekip esentepe şubesinde sabah arayıp büyük ihtimalle Gebze'de yalnız kalacağımı söyledi. normal şartlarda buna sevinirim ama çok fena karnım ağrıyo, ve burada kimseyi tanımıyorum. can sıkıntısı büyük. zaten bilgisayarda bazı yetki problemleri var buna birde network settinglerini ekleyince kısacası bilgisayara flash bile yükleyemiyorum. dizi izleyicem onu da yapamıyorum. dedim ki o zaman başka türlü zaman geçmiycek, en iyisi ben bir yazı yazıyım en azından yarım saat falan geçer. hadi hayırlısı...

blogger'ın arayüzü ne kadar değişmiş, çok modern olmuş. fena değil hoşuma gitti.

önce şu dark knight rises olayına bir girelim derim ben. filmi beğendim, hatta birinci filmden daha çok beğendim ama zaten ikinci filmi tartışacak değiliz, o fantastik, klasman dışı bir baş yapıttı. mostly because of heath ledger's performance. ama takıldığım birkaç yer olsa üçüncü film beklentilerimi karşıladı. ben olayı 4. bir film için robin asistiyle bitmesini sevdim, güzel yavaş yavaş hazırlanmış, belliydi ama iyi yapılmış. takıldığım en önemli nokta raz al ghul'un kızı. o karakter o kadar az işlenmiş ki inandırıcı değildi. böyle nasıl yani diye kaldım. motivasyonu inandırıcı gelmedi. bütün polislerin yer altına inip baine'i kovalamaları da yok artık dedirtti. uçak sahnesi şahaneydi. alfred şov yine mükemmeldi. bir de hapisane'de atlama olayı da güzeldi. ancak kedi kadını hiç sevemedim. anne hatheway'i zaten hiç sevmem, ben yakıştıramadım ama yakıştıranlar olduğunu duyuyorum. allahın takdiri. ama bundan sonra batman diyince aklıma nolan gelir, başka da bişey gelmez. adam sinemayı çözmüş beyler nokta

hemmen olimpiyatlara atlıyorum buradan. doğruyu söylemek gerekirse çok izleme imkanı bulamadım, malum iş güç, haftasonu yalnız(!) çeşme serüvenleri derken olimpiyatları izleyecek pek zaman bulamadım. biraz ayıp ettiğimi biliyorum, lakin çok önemli bir organizasyon. gazetelerdeki gibi 10 madalya falan tabii ki beklemiyodum ama kazanırsak halter ve güreşten bişiler çözeriz diyodm, çok rezalet oldu. bu sonuç sadece baskıdan kaynaklanıyor olamaz. Kuzey Koreliler baskının allahını hissediyolar ama madalya kazanıyorlar arkadaş. nevin yanıt ve melis mey ile gurur duydum. sprint ve uzun atlama gibi çok başarısız olduğumuz iki dalda tarih yazdılar. hiç sevmem "tarih yazmayı" ama malum yaptıkları yadsınamaz. bizim bir amerika olabilmemiz için ilkokulda okullar arası turnuvalar da bu tarz sporlarda yarışmamız lazım. sadece spor kültürümüz olması için değil yarışma kültürüne sahip olmamız için de. biz kavgasız halı saha maçı yapamayan bir ülkeyiz o yüzden "dünya'nın en iyisi biziz" kafasına hiç gerek yok. temelden itibaren spor ve okul yapılarını birbirine entegre edecek şekilde yeniden inşaa etmeliyiz. böyle olduğunda seyirciler de bir jenerasyon sonra kendilerini göstereceklerdir. ilk başta ailen seni izlemeye gelir lise turnuvalarında, zaten ailen geniş, ondan sonra bir kartopu gibi büyür kitle. ama bizim lisedeki gibi okuldan sonraki maçı izleyemezsin gibi bir kafa var koduuumun ülkesinde.

sıra sana geldi aykut kocaman. futboldan anlamadığını umarım artık herkes yavaş yavaş görüyordur. saygı duyuyorum, seni severimde ama takımı yönetemiyosun panpa. mehmet topal ve cristian'ın vaslui maçının 20. dakikasında yetersiz kaldığı belli oldu, o zaman Topuz oyuna girmeliydi. geç kalındı. Aykut da takmış kafayı alex'i dinlendiricem. önce takım birlikte takım gibi oynasın bak o zaman alex nasıl bir şov yapıyo. bu arada bu akşamki rövanş maçından hiçbir umudum yok. 2-1 yeniliriz gibime geliyo. onlar da ikinci golünü 87 fln atar biz de yine şanssızdık kafasına girip geceyarısı tino costa için 15 milyon euro verelim. bu filmi daha kaç kere izleyecez. krasiç ve yobo 5 gün alsanız nolurdu, ne kaybederdik. offff... allahtan fb'nin olimpik sporcuları gururlandırıyo da içimiz az da olsun rahatlatıyo. bu arada nevriye'nin galatasaray'a transfer olmasına nasıl izin verdiniz inanılmazsınız. takım kaptanı ve önemli bir türk oyuncuyu ezeli rakipinize 200-300 bin euro fark için bıraktınız ve yasemin horasan gibi bir su aygırıyla onun yeri kapanıcak mı zannediyosunuz??? yasemini ben ancak keser pastırma yaparım. başka da bi işe yaramaz zaten

offff karnımın ağrısı tavan yaptı yine.........

Tuesday, May 1, 2012

Playlist of the Week

Kasabian- Days are Forgotten
The Shins- Port of Morrow
Circa Survive- On Letting Go
The Decemberists- The Mariner's Revenge Song
Destroyer- Chinatown


Thursday, April 19, 2012

Ciddi Mevzuatlar

Facebook'ta kendi ekledigim/benim arkadasim olan insanlar, Twitter'da da benim elle sectigim insanlar bile yaptiklariyla beni delirtip, kendilerinden nefret ettiriyorsa bir yerde bir sikinti var arkadas.

21. yuzyilda hala zorunlu askerlik diye bir kavram olmasini aklim almiyor. Meclise girdigimde ilk yapacagim is abi. Cok ilkel ve humanist olmayan bir kavram ama $yuce Turk milleti$'nden korktugu icin kimse dile getiremiyor. Birini zorla aylarca silah tutmaya, savasa gitmeye zorlamak ne demek? Askerligi cazip hale getir, maas artir, egitim firsati ver, bak bakalim daha iyi ordumuz oluyor mu olmuyor mu? Lan beni askere alsan ne olur almasan ne olur, ben ne ise yararim dagda kan gorunce ekrana bakamayan adamim.

Merak ediyorum bundan bir 30,40,50 neyse kac sene sonra bu gunlere donup baktigimizda lan nasil uyusturucu yasakmis, cok garip falan diye dusunecek miyiz? Sonucta $koskoca Ozgurlukler Ulkesi$ alkolu yasaklamisti senelerce, simdi baktigimizda nasil olur falan diyoruz. Belki bir kac on sene sonra da ayni seyi ot icin, kokain icin diyecegiz? Sonucta bunlar zaman alan seyler. Once marijuananin legalize edilmesiyle baslayacak, sonra diger uyusturuculara da sicrayabilir. Ben zaten hic anlamiyorum niye illegal de neyse.

Marijuana'nin yasallastirilmasi tartisiliyor da fuhusun yasallastirilmasi niye tartisilmiyor Amerika'da onu da merak ediyorum. Bu sektorlerde acayip para kaybediyorlar haberleri yok. Akillari baslarina gelir yakinda. Almanya'da Hollanda'da hepsi serbest de bir sikintisi gorulmus? Herseyi iyi denetlersen, guvenli kilarsan hic bir sey olmaz arkadas.

Irkcilik

Oray Egin guzel yazmis Emre hakkinda. Coguna katiliyorum, bence de Emre sadece cirkef bir adamdan fazlasi degil. Zaten Emre hakkinda dusunduklerimi bilen bilir, hic hazzetmem kendisinden. Bu vesileyle de gider zaten sezon sonu.

"Sabahlari saat satar, aksamlari maca cikar, semti Eminonu, Henri Bienvenu" diye bagiran taraftarin futbolcusundan ne bekliyorsun ki? Bu ulkenin sozde en onemli "entellektuellerinden" Okan Bayulgen, Emenike'ye multeci demedi mi? Daha neyi tartisiyoruz ki irkcilik var mi yok mu diye? Hic kimse ama biz onlari sempatik buluruz, Nouma'ya bakin falan demesin. Hala toplumumuzda siyah tenlilere alisamadik ve bir takim bariyerler yikilmadan da bunun olmasi zor.

Bunun cahillikle, geri kalmislikla alakasi yok. Tamamen sosyal tarihle alakali bir durum. (bkz. Trayvon Martin, Norvec katliami etc.)

Peer van Hooijdonk

Twitter'dan lütfen Jennifer Johnson'ı takip eder misiniz, kadın inanılmaz komik. Bağıra bağıra gülüyorum. Facebook'a da yazdım gerçi geçen gün ama heralde bakmamışsınızdır. Kefil olurum kendisine.

Bugün döktürüyorum yine. Kafam rahatlayınca bir espriler patlatıyorum arka arkaya sahabdan beri, 61'de Musa Şov gibi.. Telefon faturam 24 saatte 160 lira arttı ve rekor kırdım heralde. Ödev için sabah karşı 2'de 1 saat kadar 5 kişiyle konferans yaptım ve götümde patladı fena. Ama abi ben Amerikan aksanıyla ingilizce konuşan kadınların ses tonunu çok seviyorum. Az kalsın telefonda kadına pardon ama sesiniz inanılmaz diyecektim, zor tuttum kendini.

Trabzonspor Emre için savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, eğer samimi olarak bunu destekleyen varsa tamamen arkadaşlığımı ve tüm ilişkimi gözden geçireceğim. İnsanlığından şüphe ederim. 8 maç ceza vermekle 5 ay hapis yatmak arasındaki farkı kavrayamıyosan insan değilsin. Zaten Emre niye döndüki buralara anlasam... Sanki Trabzon yönetimindeki ameleler herkese ırkçılık yapmıyolar $koduğumun Laz'ı!$

Wednesday, April 18, 2012

Procrastinate much?

Yarına olan, doğrusu yarın geceyarısına due olan take-home midterm'e bakarken, gözüme birşey ilişti, hokey ustası ve aşağı yukarı tanıdığım 3-5 hokeyciden biri olan Wayne Gretzky'inin kızı ne kadar güzelmiş. Sırf o yüzden yazıyorum bu postu. Bence bir bakın twitter'e koyduğu resimlere, follow edin derim..

--edit: Penny Taylor'a geçmiş olsun, umarım hızla iyileşir canım benim

Monday, April 9, 2012

Food for Thought

Her zamanki gibi garip bir saatte post. Insan psikolojisi tabii geç saatte artık hormonel bir değişiklikten mi kaynaklanıyor bilmiyorum melatonin dopamin gelen bir hüzün ve düşünce akışları ve akabininde bir tuhaf post.

bir dolmuş sırasındayım kadıköyde. bilgeadam çıkışı geçen pazar günü. tabii o saatte de dolmuş gelmez, beklerim hep. eskiden guiness içtiğimiz bardan bir evsiz adamdan selpak almıştık, o adam yavaş yavaş geliyor dolmuş sırasına. bozuk para istiyo. çıkardım cebimdeki metalleri. arkamdaki kız bi dakika bekle bozdurup geliyorum dedi. adam ben ve yanımdaki kadına döndü ama belki de kendi kendine konuşuyordu "çok hata yaptım ve hatalarımın bedelini ödüyorum" dedi ve ağlamaya başladı... şimdi ben de eve gideyim bir Amerikan dizisi izleyip buradan nefret ediyorum diyeyim, kendimden utandım. teslim olmamış ama insanlık henüzi parayı bozduran kız geri gelip adama 5 lira verdi. belki birgün bizden de bişey olur.


Howler

Basima bir sey gelmeyecekse itiraf ediyorum: Mad Men sevmiyorum. Kac defa ugrastim, sevmeye calistim olmuyor zorla guzellik. BoardWalk Empire yine daha iyi de o da kesmedi bana daha hizli akan dizi lazim. (bkz. Kuzey Guney)

Son 6 ayda basindan sonuna izledigim futbol maci sayisi literally 1. O da Gs maci iste. Playoff gelsin orda da seyrederim bir iki mac belki ama futbolu sevmedigime karar verdim. Yok oynarken yine Intramural'larda gol kralligi tahtina gozumu koydum o ayri. Ama izlerken maca para koymamissan, ya da siki tuttugun bir takimin maci degilse bir tadi yok.

Bus 174 diye bir belgesel izledim demin cok iyiydi. Hem aksiyon hem sosyopolitik mesajlar icerikli. Aralarda Keanu Reeves cikacak diye beklentiler icine sokuyor film, izleyince anlarsin.

Keanu demisken, Hardball'u izledim ilk defa. Sonunda agla agla Issiz Adam carpi Click uzeri Titanic'in sonu gibiydi. Ah G-Baby ah.

Evet Click'in sonunda gozlerimden sinsi yaslar geldi. Yalan soylemeyin biz bizeyiz surada herkes duygulandi Kate'i uzgun gorunce.

Favori gruplar listenize yeni ekleme geliyor okuyucularim, cikarin kagit kalemleri:

Sunday, April 1, 2012

Intervention

Komsu blogun dususte olan musiki tercihleri sebebiyle intervention yapma geregi duydum. Blog dunyasindaki seviye yukselsin biraz lutfen.



Bu arada HIMYM'deki Quintervention esprisi Jeremy Lin esprilerine gonderme kesin.

HIMYM demisken, sictilar batirdilar yuzlerine bulastirdilar yazik oluyor.

Ayrica 21 Jump Street hic beklemedigim bir sekilde baya komikti, hosuma gitti. Jonah Hill yapiyor adam. Knocked Up'tan iyi, Superbad ile ayni seviye. Ama bir Borat degil tabi. The Dictator'un kotu olmasindan cok korkuyorum. Ozellikle Bruno'dan sonra.

Wednesday, March 28, 2012

Porn for Children

Evet 9gag de commentlerde yakaladım ama burayı haketti gerçekten. baya bi güldüm ben şahsen.
Disclaimer: NSFW!



yes I do know how to embed videos :)

Monday, March 26, 2012

Sexxxy

Bir rekor kırıyorum ve yıllardır ilk defa 3 yazı üst üste ben yazıyorum. What's up???? Gerçi bu yazıya sadece bir video koyucam ama bence bu da sayılır bence çok komik bir video. İyi eğlenceler..

http://www.youtube.com/watch?v=GaoLU6zKaws

PS I love you

Thursday, March 22, 2012

Goddam (!)

komutan yine yazısında üstüme oynamış ama ben pozitif algılıyorum söyldiklerini, zaten güzel şeyler yazmış da özgüveni olmayan biri ters algılayabilirdi. gerçi kendi biraz egosunu da tatmin etmiş de neyse. heralde amsterdam'da son günde (ben yokken) çok eğlenmiş olmalı :) uzun lafın kısası, amsterdam güzel yer. tabii derbiyi izlemek için gittiğimiz banliyö'nün de amsterdam sayıldığını düşünürsek, belki de yereline o kadar güzel gelmiyor olabilir. c'est a la vie süper salladım ama ingilizce such is life demek. yani ben TR'den çıkmak istiyorum o yüzden amsterdam'ı beğeniyorum, orada yaşayan da sıkılıyo vs.

downtown amsterdam'daki kızların güzellik çıtası o kadar yüksek ki, böyle şok oluyor insan. şaka değil bir ara kaybolmuşken kendimi ilk defa yurtdışına çıkmış biri olarak hissetim. snobbish olması için söylemiyorum, o hissiyatı yaratmak istiyorum sizde de. yeni yerler görmek ve yeni insalarla sohbet etmek kadar insanı canlı hissetiren başka birşey yok. Kerem ile ilgili de şu tespiti yapmak istiyorum. Onunla iletişim kurarken her zaman beklediğini 10 katını geri alıyosun. sen a? diyosun o sana somali'nin başkenti söylüyor. kötü bir örnek oldu ama amsterdam'da olan orada kaldığı için bu örnekle yetinceksiniz.

o kadar konsantrasyon kaybına uğradım ki bu hafta haddi hesabı yok. bir iki gün evden çalışmak zorunda kaldım. çalışmada da bu kadar az productive olunmaz heralde. neyseki bu akşam biraz beklenilenin üzerine çıkabildim. artık tabi içime şöyle bi korku giriyo, 2-3 gün yazılıma bakmazsan herşeyi unutucam korkusu. ie. göt korkusu. acaba diyorum ki heyecandan mı. ulan şu yeni işe de geç kalmam heralde. nazar değmesin.

kilo vermemle birlikte halı saha performansıma bir artış oldu. heralde bunu görmezden gelmeyeceksiniz. geçen maç galiba 4 gol attım, 2si sol ayakla. kornerden de attım sayılır ama golü komutan'a yazalım, adam iyi organizasyon yaptı, bir de ilk gol attı ki ben diyim tsubasa, sen de lebron james. ve gerçekten futbolu anlayaman insanlarla futbol oynamak, elektrik priziyle ilişkiye girmek gibi, böyle tüyleriniz diken diken oluyo. ama yine de yapıyosunuz.

fenerbahçe'ye hiçbir ceza gelmeyecekmiş, rahat olun. 100% eminim artık. kaynaklarımı açıklamıyorum ama beni tanıyanlar zaten bilir. beyler michigan state elenmiş eyvah! evet fazla sarkastik oldu ama şey hissini canlandırıyım dedim, böyle sadece march madness'da basket takip edenler olurya, bahis fln oynarlar barlarda. nedir bu herkesin approval sevdası be kardeşim. başkası seni sevince olay mı oluyo. gerçi galiba ben de böyle hareket ediyorum ama neyse. Tokyo essayi yazmış adamım ne de olsa. biraz önce bi arkadaşım bana içindeki insana engel ol, dedi , belki de mutluluğumun anahtarı burda gizli.

happy 420

Sunday, March 11, 2012

Feel the Rain

başlıkta ki göndermeyi anlayanlara selamlar.. aylardır yazı yazmıyorum hatta teknik olarak bir sene bile olmuş olabilir. bir süredir de aklımda listeler yapıyordum ama yazmayınca pek bir anlamı kalmıyor. ee tabiki bu düzenli bir yazım olduğunu göstermiyor, klasik komutanesque bir düzende yazıcam. kuzenim memo [bunu okuyosun şu an biliyorum] çalmazsan sevinirim. benim pek umrumda değil ama birgün bir başkası olursa p***** keser ona göre.

*içtiğimin ertesi günü inanılmaz açıkıyorum. ne olsa yiyorum. yani gerçekten insatiable bi durum var. hani böyle gece dürümzade işkembe ayarı olur ya, benimki uyanınca da tam 24 saat sürüyo. çok ilginç.

*gaslamp killer diye ünlü bir dj varmış, evet tanımıyodum, ama tanıştık bizzat. komutan fotoğraf çekmem için telefonunu bana verdi, bir türlü beceremedim. yani olmadıkça da adam sürekli "baby with a shotgun" demeye başladı. e bu sefer ben kitlendim. deplasmandaki karabükspor ve fenerbahçe gibi oldum. o kadar üzüldüm ki, hala aklımda. ama gaslamp'ın arkadaşı phishhead çıktı ve fistbump yaptık mike gordona gideceğimi duyunca.

*the l word diye bi dizi, abi adamlar yapmış. çok iyi. sadece kızlar mızlar var diye değil, oyunculara böyle bağlanıyosun resmen[insert gay seal].

*iki senelik sözleşme imzaladığım kurum biraz beni korkutuyor. yani evet heyecanlıyım, bence çok güzel şeyler olacak ama çok uzadı artık geri dönüşüm. 2013 ağustos diyodum, ulan 2014 nisan oldu, napcaz şimdi? ha en azından şöyle bişey öğrendim, avusturlya'ya nitelikli göçmenlik başvuru bazlıymış. en kötü avusturlya veya yeni zelanda diyorum artık.

*saçlarımla oynama alışkanlığı artık çok net bir hastalık oldu. bir adam bile tutabilirim ben çalışırken gelsin saçımı ya tarasın veya oynasın. gerçekten bazen sokakta yürürken bile oynuyorum ve ne kadar gerizekalı göründüğümü bilmeme rağmen duramıyorum. kesin spastik gözüküyorum. ama işte insan doğası...

*biraz önce aylardır sinemaya gitmediğim için kaçırdığım captain america'yı izledim. abi ben kötü filmler seviyorum. seve seve izledim, heyecanlandım bile. avengers'ı bekliyorum artık. 24 nisan mı ne galiba. güzelmiş. bilgeadam kursumun son gününe gelmesi de jabası.

*sakallarım çok garip çıkıyo. her yerden karışık. zaten yeterince çıkmıyo

*uyuyamıyorum. sabah zor uyandım dedimki eve gidince nasıl uyurum ulan saat kaç oldu uyuyamıyorum. kahveden mi oluyo acaba. çünkü ellerim ve ayaklarım da çok üşüyo kahve içince. interesting.

*insanların hayatıma müdahele etmesinden nefret ediyorum. sana noluyo? kötüsü ve iyisiyle bu benim hayatım değil mi. insan üzülmeden gerçekten dibe vurmadan bazen öğrenemiyo. istediğimle konuşurum nolacak. hee belki bencil düşünüyorum çünkü başkaları da benim yüzümden üzülüyor olabilir ama onların problemi. ben herkesin karakter zaaflarını düşünüp hareket etmek zorunda değilim. kolektif düzeni zaten hiç sevmem. belki bu bencillik değil de saflıkta olabilir. herkesi hep benden zannederim. ama nerdeeee.. ama işte gün geliyo değerimiz anlaşılıyo

*böyle videolardan önce 30 saniyelik reklamlar olur ya. hepimiz nefret ediyoruz hemen x'e basıp çıkıyoruz. sırf trendyol'unkilerde hadise'cim var diye 30 saniyeyi de izliyorum. canım benim ya

*kendim topluluk içindeyken konuşmaya bayılıyorum ama başkası konuşmaya başlayınca sıkılıyorum. he yanlış anlaşılmasın, kesinlikle çok iyi dinlerim ve iyi de tavsiye verdiğimi düşünüyorum ama HİÇBİR zaman müdahele etmem. maço türk erkeği ayaklarına yatmam. "salak mısın" tarzı lafları da sadece tartışmalar da kullanırım. attention whore değilimdir umarım. herhalde bir sorunum var ki her zaman herkesin beni approve etmesini istiyorum, o yüzden de çok nadir hayır derim. bu tabii ki beni inanılmaz güzel yerlere taşıdı ve hayatımda hiçbir zaman unutulmayacak kişilerle tanıştırıdı ama aynı zamanda başıma bütün işleri de bu açtı. belki de hayat gibi işte. bardağın yarısı dolu yarısı boş

*kimseden nefret etmedim. gülerim geçerim ama yargılama değil

*haberleri artık sadece komedi olsun diye izliyorum. sadece. 10 haberden 6sı beni karamsarlığa kaptırıyo. artık gerçekten de umurumda değil. burda kimsenin değiştiremeyeceği ağır problemler var. usta ben gidiyim bence. belki bu yüzden yazılım tam benlik oldu. çünkü global ve standart. ve dünyasının içinde kayboluyosun. tam bana gereken o uyutma, stand-by hissini bana sağlıyo. sanki günler böyle akıp gidiyo ve etrafımdan izoleyim.

*sadece haberler değilde üniversitede hala aynı şeyler mi öğretilir yuh artık. koskoca master dersi lise'de ki business eğitimimle yetiniyorum. abi nasıl olur ya. ödevler quizler fazla basit. he tam benlik tabi ki ama artık benim için kolaya kaçmanın zamanı değil ki. benim derste öğreneceğim birşey çok önemli teknik şeyler öğretebilir. optimizasyon çok önemli.

*bu arada kendine yaşa falan muhabetti derken yanlış anlaşılmasın. intihar burada klasifikasyon dışı. bazı insanlar varki hayatımda onlar olmadan yapmayı düşünmek istemiyorum. elbet yapılır da neyse tamam uzatmıyım şimdi

*galiba şu an ağlıycam

*uzun süredir kullandığım bir pinterest diye site var. bana ilk kuzenim göstermişti. komutan da geçen oradan bişey paylaşmış galiba çok hoşuma gitti. zaten bu bob marley'nin bu byazının başlığına konu olan [bahsi geçen gönderme bu değil] lafını da ilk pinterest de görmüştüm. bari lafı da yazıyım gidip aramasın burayı okuyan 3 kişi. rakam educated guesstir. "some people feel the rain, other just get wet" 'nuff said

*site mite yazılım derken böyle başka siteleri gezerken özellikleri görmek güzel oluyo. mesela 9gag'e uzun süredir benim de düşündüğüm bir eksiklik olan paging'i çözmüşler. düşünüyodum zaten ulan benim aklıma geliyo sizin aklınıza gelmiyo mu. infinity scroll kavramını döşemişler ana sayfaya böylece artık aynı postları görmüyosun. facebook'taki newsfeed kafası. zaten 3-4 hafta önce back to the top butonu eklemişlerdi. mantık lazımdı ama bence stilini değiştiriler. fazla ilkel olmuş. fazla uğraşılmamış gibi o buton. neyse kes!

*böyle size de oluyo mu bilmiyorum ama bana genelde dolmuşta oluyo. böyle gece dışarı çıktığımın ertesi günü yaptıklarım böyle bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyo. ve salak salak sırıtıyorum. insanlar beni spastik zannediyo olabilir ama söz veriyorum değişim sadece utancımdan.

*ürdün'de bi tane antik şehir varmış bu transformers filminde olan. inanılmaz. ya bazen neredeyse uzaylılar yaptı diyesi gelio insanın. nasıl taştan böyle birşey yapmışlar çok iyi. böyle sanki adı perat'tı ama emin değilim.

*orduspor'da ali çamdalı çok iyi bir orta saha oyuncusu. dikkatli izlemek gerekir. antalya'daki emrah da öyle inanılmaz bir sol ayağı var. gençlerbirliği'deki soner'in de sol ayağı iyi ama halı saha oyuncusu gibi.

*mutlu olmak zor bişi.. öff neler anlatmak istedim, çoğunu unuttum ama işte böyle oldu. bi dahakine iyi not almaya çalışıcam. sağlıcıkla kalın sizleri seviyorum (kesin türkçem sıçmıştır yine sorry$)

Wednesday, March 7, 2012

Urban Hymns

Bazen hala kendimi Bitter Sweet Symphony'nin klibindeki gibi yurumeye calisirken buluyorum. Ama hangimiz en az bir kere denemedi ki? Let's be honest.

Bu arada The Verve- Urban Hymns de 90'larin en iyi albumlerinden. Yok lan 90'lari biliyormus gibi triplere girmeyelim. Ama cok iyi album beyler.

A Separation guzeldi bu arada. 'Janra'sina family-drama diyebiliriz, tipki The Descendants gibi. Tabi ondan cok daha iyi.

Soyle bir teorim vardi A Separation'i izleyince iyice guclendi. Eger Ataturk siki din dusmani ve ateist olmasaydi da, biraz daha muhafazakar olsaydi Turkiye su an Iran'in aynisi olurdu. Bu siyasi, kulturel ve ekonomik acidan gecerli.

Bir de firindan yeni cikmis sarki. Komutan'a ozel disclaimer: Solist bayan.

Friday, February 17, 2012

Playlist of the Week

Twitter'da yazdim The Kooks: kotu sarkisi olmayan grup diye, arkasinda da duruyorum.

The Kooks- Naive
Miles Kane- Take the Night From Me
Neyse- Siyah(Esved)
WU LYF- Spitting Blood
The Wombats- Here Comes the Anxiety


Tuesday, February 14, 2012

Sevgililer Gunu Hayal Urunudur, Tek Gercek Omer Urundul'dur

Simdi bugun sevgililer gunu. Herkesinkini kutlayalim da canimi sikan bir kac mevzu var. Sevgililer Gunu’nden nefret eden, “ladies night” konseptli partiler yapan kizlar grubuna sesleniyorum. Evde oturup, chick flick izleyip, dondurma yiyerek kendi capinda bu gunu protesto eden kizlar, sevgilisi oldugunda onlara ayicik alip facebooka seni seviyorum diye status yapan kizlar ile ayni.

Bir de Eternal Sunshine of the Spotless Mind’cilar grubu var. “Valentine's Day is a holiday invented by greeting card companies to make people feel like crap” diye dolasan her bir bokta sisteme, kapitalizme bok atan tipler. Bu grubu da aynen ilk grup gibi sevgilileri olduklarinda ayni sekilde dusunmeye ve davranmaya davet ediyorum.

Bir de iclerinde benim de bulundugum bir grup var. Sevgililer Gunu’nu abartmadan, ufak bir hediye ve guzel bir yemekle kutlamak en iyisi arkadas. Sonucta karsi taraf bir seyler bekliyor, ve toplum da sizin birbirinize olan sevginizi, askinizi gormek istiyor. E sen de artistlik yapacagina karsi tarafi al bir yemege gotur olsun bitsin. Cok bayildigimdan degil ama ben de bu gruba giriyorum.

Sevgilier gunu dusmanlari ilk iki grubun da Anneler Gunu, Babalar Gunu, Yilbasi gibi gunlere nasil yaklastiklarini da oldukca merak ediyorum.

Heh bir de, Sevgililer Gunu’nde Silivri’ye gidip Aziz Yildirim’a asklarini gosteren bir grup var. Onlara saygi duymakla igrenmek arasinda uzun sure gidip geldikten sonra kendilerini kendi hallerine birakmaya karar verdim.

Istanbulgatory

tam Cem'lik şarkılar buldum

tracy bonham - whether you fall
sunny came home

$bu aralar çok yazı yazdığımdan başka bişey yazmak istemiyorum bu posta$

Sunday, February 12, 2012

Linsanity

Hep diyorlar ya bloglar gazeteciligi oldurdu, twitter da blogculugu oldurdu diye, simdi twitter'a falan gecince daha iyi anliyor insan. Hadi bakalim twitter'in sonunu kim getirecek onu merak ediyorum.

Cok enteresandir, yillardir dinledigim muzikler degisti, zevkim gelisti, genisledi ancak bu gece kendimi saatlerce Cilekes-Y.O.K albumu dinlerken buldum. Aciklanmasi zor bir mevzu ama bir Yetmiyor, Kendimden Geriye'den vazgecmek falan da zor galiba.

Hani lisede Mutullah'in Ogrenci Birligi Baskanligi adayligi vardi, kasmistik, propaganda yapmistik falan simdi aynisini benim universitede iki arkadas icin yapiyoruz. Secim kampanyasini yonetiyorum da universite olunca isler daha tasakli oluyor, daha kasiyor tabi, oyle Joga Manita uzerinden reklam yapmaya falan benzemiyor.

Hani bu arada Nba'de bir Jeremy Lin efsanesi var. Gercek hikaye, saka yapmiyorum, dun gece herifin kuzeniyle tanistim. Boyle disarida bir arkadasla Jeremy Lin muhabbeti yapiyorduk, karinin biri duydu, onun kuzeni burada diye cocugu getirdi, bildigin Lin'in aynisi. Muhabbet ettik cocukla telefonundan Jeremy'nin numarasini falan verdi, iki haftaya family reunionlari varmis, butun Taiwan'lilar toplanicaklarmis, biz de dedik bir selam cak kendisine Fantasy Basketball'daki puanlar icin tesekkur et. Tabi arayamadik Lin'i Lakers'a 38 sayi attiktan sonra mesguldur New York kizlariyla diye. Ama kuzeninden aldigimiz bilgiye gore, hayati boyunca hic sevgilisi olmamis ve cok dindar olmasi sebebiyle de boyle devam etme ihtimali yuksekmis.

Bakin boyle insider bilgiyi de kimse vermez size.

Gecen iki seneki gibi, yine Oscar adayi kisa filmleri izlemeye gittim sinemaya bugun. Tuba Atlantic diye Norvec yapimi bir film, ve Raju diye Alman-Hint yapimi iki kisa film vardi, firsat bulursaniz mutlaka izleyin derim.

Thursday, February 9, 2012

Playlist of The Week

Lana del Rey- Diet Mountain Dew
Stephen Malkmus- Stick Figures in Love
Grandaddy- I'm on Standby
Dawes- Million Dollar Baby
Girls- How Can I Say I Love You

smith westerns

Cat Power konserini kacirdik olmadi.

Galatasaray CSKA'yi yenmis, cok iyi galibiyet de Efes yuzunden gruptan cikamicaklar yazik olacak.

Fenerbahce Ulker'den hic bahsetmeyeyim, sinirleniyorum sonra.

Hala bu devirde insanlarin hareketlerinin cogunun karsi cinsi etkilemek amaci gutmesi cok ilginc bir fenomenon (var mi boyle bir kelime acaba?) Acaba karsi cinse nasil daha cekici gelebilirim? sorusundan yola cikarak hareket etmek, cok ilkel ve hayvani bir bakis acisi. Ama pek degisecek gibi de degil.

Mesela, soyle bir teorim var daha once yazdim mi bilmiyorum. Iki farkli dunya dusunun, birinde tamamen kadinlar yasiyor, oburunde ise erkekler ve bunlarin birbirinden haberi yok. Erkeklerin yasadigi dunya su an gunumuzdeki dunyaya cok benzerken, kadinlarinki ise cok farkli olur diye dusunuyorum. Cunku kadinlarin davranislarinin cogu, karsi cinsi kendine cekmek, kendi cinsini de kiskandirmak uzerine oldugu icin davranislarindan, kiyafetlerinden, sevdikleri seylere kadar bir cok seyin degisecegini dusunuyorum. Erkekler ise simdiki gibi hayvan, butun gun kahvehanelerden, nargile kafelerden cikmayan herkesin ortasinda sikini avuclayan yaratik olmaya devam ederdi.

BTW, Smith Westerns konseri fena degildi ama daha iyi bekliyordum, potansiyellerine ulasamamislar ve bilirsiniz hic sevmem potansiyeline yazik eden seyleri. Bu haftasonu Dum Dum Girls var onlardan beklentilerim yuksek bakalim.

Bu arada sirf komutan'i takip etmek icin twitter actim, siz de beni takip edin. @cemyolbulan

Thursday, January 26, 2012

Tila Tequila

Sarap gibi icki hakikaten yok arkadas. Al eline siseyi ic butun gun. Her ortama, her yemege gidiyor. Kisin hava sogukken de gidiyor, yazin ise buz gibi Rose. Daha buyuk keyif yok. Hem Rose sudan ucuz al sise sise keyfine bak. Sarap icinse bak, cool gorunmek, karilara hava atmak istiyosan Chianti Classico iyidir, saglam secim. Ama Chateau Moulin de Tricot diye bir sarap var eger bulabilirseniz affetmeyin benden soylemesi.

Tekila hala icemiyorum. Her ictigimde sonu kotu oluyor. Su an dersteyim her an cikip kusabilirim, mide triplerde. Sarap ve viskiden vazgecmeyecegim artik.

Gecen kendimizi eve kitledik, icki yarisi yapmaya. Iki Amerikali'ya kaybettim yaziklar olsun bana kendimden utaniyorum. Ama sucu tekilaya atiyorum ben.

Sow gelmis, iyi adam, zenci forvet her zaman iyidir. Bak Fenerbahce tarihine, kotu zenci adamimiz olmadi hic. Oulare, Preko, hatta o 35 yasinda zenci brezilyali orta saha almistik devre arasinda bir kere. Hicbiri bir Maldonado, Josico, Kezman degildi. O yuzden guveniyorum kardesime.

Tinker Tailor Soldier Spy da hayal kirikligi yaratti, artik bu sene umutlari A Separation'a bagladik.

Ulan Bienvenu'yu unutmusuz.

Tuesday, January 24, 2012

nba

Mesela, en son ne yapmisim: NBA normal sezon ve playoff tahminleri. Tarih falan da atiyorum ki unutmayayim falan. Freshman senemden beri ayni mavi kapli ufak defterimde not falan yok, sadece liste var. Ileride meshur oldugumda satacagim daha da zengin olacagim. Alin size o liste. Bunun tarihi 17 Ocak.

Dogu
1 Miami Heat - 8 Boston Celtics
2 Chicago Bulls - 7 New York Knicks
3 Orlando Magic - 6 Atlanta Hawks
4 Philadelphia Sixers - 5 Indiana Pacers

1 Heat - 4 Sixers
2 Bulls - 3 Magic

1 Heat - 2 Bulls

East Champion: Heat


Bati
1 OKC Thunder - 8 Memphis Grizzlies
2 LA Clippers - 7 Portland Trail Blazers
3 LA Lakers - 6 Denver Nuggets
4 SA Spurs - 5 Dallas Mavericks

1 Thunder - 5 Mavs
2 Clippers - 3 Lakers

1 Thunder - 3 Lakers

West Champion: Thunder


NBA Finals: Heat-Thunder

NBA Champion: Heat

MVP: Kobe Bryant
MIP: Ryan Anderson
6th Man: James Harden
ROY: Kyrie Irving
COY: Doug Collins

All-Nba 1: Rose-Kobe-Lebron-Durant-D12
All-Nba 2: CP3-Wade-Gay-Griffin-Love
All-Nba 3: Westbrook-Iguodala-Carmelo-Aldridge-Bynum


Iste boyle seyler yapiyorum derslerde kafayi yedim iyice. Futbol tahminlerimizde hep siciyoruz Dunya Kupasi'dan beri. Bunlar da tutmaz buyuk ihtimalle ama bi deneyelim.

Bracketology

Derslerde severek yaptigim seylerden biri listeler yapmak. Elime aliyorum defteri, listeler yapiyorum, bracket yapiyorum falan. Hem not aliyormus gibime goruyorum, hem de sikilmiyorum. Okudugum dal sebebiyle derslerde sikilmamak onemli bir yetenek.

Defterimde sayfalarca en sevdigim gruplarin 64'lu bracket'i, olene kadar sadece bir film izleyecek olsam hangisi olur bracket'i, Nba'deki en iyi 100 basketbolcu, hatta ve hatta dunyada en sevdigim insanlari listeliyorum. Sonra bunlari digimon gibi birbirleriyle karsilastiriyorum ve bir tane kazanan oluyor, final falan yapiyorum cok keyifli oluyor.

Kendi kendimi eglendirmek icin onemli bir aktivite oldu siniflarda. Ortaokulda, lisede, kadrolar yapar, oynatirdim, simdi kontrolden cikti. Arada blog'a koyuyorum, yaptigim listeleri, mesela album listelerini falan, artik firsat buldukca daha sik koyacagim ki herkes gorsun sacmaliklarimi.

Bilimum seyler

Oskar adaylari aciklanmis. Tahmin edildigi gibi sikko. The Artist disinda icime sinen olmadi. Jean Dujardin ve Berenice Bejo'nun mutlaka kazanmasi lazim, gerisini bilemem. The Descendants, Moneyball falan kotuydu. Akademi de film bulamamis olacak ki 9 aday cikarmislar. Scorcese yalakaligindan Hugo sov yapar gibime geliyor malesef.

Komutan'in dedigi gibi, dolmuslar, en ilginc ve eglenceli sosyal ortamlarda biri. Sonucta, hic tanimadigin, bir avuc dolusu insanla tikis tikis uzun bir sure geciriyorsun. Hem de asansorlerde oldugu gibi awkward kat numaralarina bakarak gecen bekleyis gibi degil. Dolmus soforuyle muhabbeti ac, o anlatsin sen dinle.

Dolmuslarda, veya bilimum toplu tasima araclarinda (taksi dahil) sofore yalakalik yapan insan modeli en uyuz insan modeli. Ama ben de yapiyorum, insan o soforun yanina oturdu mu kendini sorumlu hissediyor galiba. Bir muavinlik tribine giriyor. Yolda diger suruculere kizma, kadin soforlere kufur etme, dolmuscunun dedigi her seye kafa sallama "evet abi" diye onaylama. Gozlemlenesi bir social behavior.

Bu arada bilimum kelimesi de sevdigim kelimelerdendir.

Yazin ESPN'de staj yapacaktim (Kerem Gulsen style) ancak araba kullanamadigim icin yapamayacagim. Merkezini Connecticut'a acan ESPN'i ve kendi tembelligimi kiniyorum.

Wizards, hocayi kovmus iyi de yapmis. Ama bu takimdan cacik olmaz. Biz Miltas'ta bundan daha cok kosar, mucadele ederdik. Saka degil.

Red Hot Chili Peppers geliyor mayista, biletleri hazirliyoruz. Coldplay de haziranda geliyor ama tabi ki ona gitmiyoruz. Bu ay Dum Dum Girls, Smith Westerns, onumuzdeki ay WU LYF ve Metronomy'ye gidiyoruz.

Bu arada The Head and The Heart yeni favorilerimden dinleyin.

Playlist of The Week

The Maccabees- Glimmer
Real Estate- Easy
The Head and the Heart- Heaven Go Easy On Me
Will Young- Lie Next to Me
Portugal the Man- Sleep Forever

Monday, January 9, 2012

Incir receli

Bu sefer de ucakta Incir Receli'ni izledim, tam bekledigim gibi cikti. Cok klise ve is yapabilecek bir konuyken cok kotu islendigi icin vasati asamamis. Gecen yazdigim problem burada da var. Gercekten guzel, basarili bir kac sahne var ama gerisi bos malzemeyle doldurulmus film 1 bucuk saate ulassin diye.

Ha Incir Receli'nden bahsetmishken. Halil Sezai'nin filmde oynadigini bilmiyordum. Bu aralar herkes ondan bahsediyor ve bayiliyorlar. Gecenlerde onun hakkinda okudugum en dogru tespiti yaziyim: "Arabesk ve fantezi muzik dinlemekten utanan Turklerin yeni kahramani" gibi bir seydi. Cok dogru. Yoksa albumunu ben de severek dinliyorum, yanlis anlamayin.

Onun disinda bir de Crazy, Stupid Love'i izledim. Film Washington Wizards gibiydi. Kadro iyi de ortada bir bok yok. Gosling'e verebilirim ama.

Bir de Fenerbahce yonetimi'ne laf sokmadan post bitirmem tabi. Lan forvet ihtiyacimiz oldugu aylardir belli, ikinci yari basladi hala ortada kimse yok. Playoff olmasa 4. bitiririz normal sezonu diyecegim boyle giderse.

Saturday, January 7, 2012

Playlist of The Week

The Fratellis- Henrietta
The Wombats- Let's Dance to Joy Division
Austra- Lose It
WU LYF- We Bros
The Kooks- Gap

Hizli baslangic, huzurlu bitis.

Monday, January 2, 2012

Ideal kadin

Simdi, bir kere benden aptal olacak. Ancak esprilerimi anlayacak kadar kafasi calisacak. Cunku ne demisler, akilli karidan korkacaksin; akilli olunca sinsi de oluyor, olmaz.

Benim esprilerimi anlayabilmesinin yaninda arada kendisi de espri yapacak, ama surekli degil. Hala beni cok akilli, ve komik sanmasi lazim.

Etiler'de Bebek'te degil Taksim'de takilacak. Miami'yi Los Angeles'i degil San Francisco'yu sevecek. Pandora'dan degil the sixtyone'dan muzik dinleyecek. Oskar adayi filmleri degil cannes adayi filmleri izleyecek. Twitter'i degil myspace'i veya tumblr'i olacak.

Az konusacak. Agir takilacak biraz. Cok gulmeyecek. Oyle kadin ickileri icmeyecek, kozmpolitan, vodka cranberry falan olmaz. Eger yakisiyorsa sigara icebilir, ama her kadina gitmiyor ona gordukten sonra karar vermem lazim. Ama yine ince kadin sigarasi, menthollu falan olmaz.

Sesi de onemli. Oyle ince, ciyak ciyak konusmicak. Sesi derinden gelecek.

En onemli sey bakislar. Donuk bakacak. Gozunun icine icine bakacak. Seksi olacak bakislari.

Gunduzleri askili bluz, altina siyah skinny jeans giyecek. Geceleri siyah dar mini elbise giyecek, poposu cikacak ortaya. Dekolte de sart. Elbisenin altinda da siyah stilettolar.

Fiziksel ozelliklere gelince. Bir kere meme sart. En az bir avucu dolduracak yani. Oyle kemikleri falan da gorunmucek ele gelecek. Ama oturdugunda gobegi katlanmicak, bu onemli. Sonra; sac onemli. Kahkul yakisiyorsa +10 puan getirir. Ancak oyle mukemmel olmayacak yuzu. Yuzunde bir deformasyon arti puan getirir. Uzun burun, bir ben, dogum lekesi falan bonus puanlar.

Ayrica, cok beyaz olmayacak. Gerekirse solaryuma gitsin, gunesin altinda yatsin ama bir renk olsun yani soluk olmasin.

Boyle bir kadin var mi? Benim en yakin adayim Cat Power; ozellikle bu videosu sayesinde.



Tamam kadin yasli falan ama, yasin getirdigi bir olgunluk, seksilik var. Yazdigim kriterlerden bir coguna da uyuyor tabi. Kahkul desen var, ses desen tam bekledigim gibi. Biraz meme falan lazim tabi, ama bu devirde cozulmeyecek problem degil.