Wednesday, August 8, 2012

Once upon a time in Gebze

bakıyorum da bizim blogda aylardır bir yazı eklenmemiş, sadece cem'in eklediği birkaç video var ama onların bile bir satır cümle açıklaması yok. bugün denizbank'ın veri ambarında geçirdiğim 3. günüm ve dün gece sistemde sıkıntı olduğu için bütün ekip esentepe şubesinde sabah arayıp büyük ihtimalle Gebze'de yalnız kalacağımı söyledi. normal şartlarda buna sevinirim ama çok fena karnım ağrıyo, ve burada kimseyi tanımıyorum. can sıkıntısı büyük. zaten bilgisayarda bazı yetki problemleri var buna birde network settinglerini ekleyince kısacası bilgisayara flash bile yükleyemiyorum. dizi izleyicem onu da yapamıyorum. dedim ki o zaman başka türlü zaman geçmiycek, en iyisi ben bir yazı yazıyım en azından yarım saat falan geçer. hadi hayırlısı...

blogger'ın arayüzü ne kadar değişmiş, çok modern olmuş. fena değil hoşuma gitti.

önce şu dark knight rises olayına bir girelim derim ben. filmi beğendim, hatta birinci filmden daha çok beğendim ama zaten ikinci filmi tartışacak değiliz, o fantastik, klasman dışı bir baş yapıttı. mostly because of heath ledger's performance. ama takıldığım birkaç yer olsa üçüncü film beklentilerimi karşıladı. ben olayı 4. bir film için robin asistiyle bitmesini sevdim, güzel yavaş yavaş hazırlanmış, belliydi ama iyi yapılmış. takıldığım en önemli nokta raz al ghul'un kızı. o karakter o kadar az işlenmiş ki inandırıcı değildi. böyle nasıl yani diye kaldım. motivasyonu inandırıcı gelmedi. bütün polislerin yer altına inip baine'i kovalamaları da yok artık dedirtti. uçak sahnesi şahaneydi. alfred şov yine mükemmeldi. bir de hapisane'de atlama olayı da güzeldi. ancak kedi kadını hiç sevemedim. anne hatheway'i zaten hiç sevmem, ben yakıştıramadım ama yakıştıranlar olduğunu duyuyorum. allahın takdiri. ama bundan sonra batman diyince aklıma nolan gelir, başka da bişey gelmez. adam sinemayı çözmüş beyler nokta

hemmen olimpiyatlara atlıyorum buradan. doğruyu söylemek gerekirse çok izleme imkanı bulamadım, malum iş güç, haftasonu yalnız(!) çeşme serüvenleri derken olimpiyatları izleyecek pek zaman bulamadım. biraz ayıp ettiğimi biliyorum, lakin çok önemli bir organizasyon. gazetelerdeki gibi 10 madalya falan tabii ki beklemiyodum ama kazanırsak halter ve güreşten bişiler çözeriz diyodm, çok rezalet oldu. bu sonuç sadece baskıdan kaynaklanıyor olamaz. Kuzey Koreliler baskının allahını hissediyolar ama madalya kazanıyorlar arkadaş. nevin yanıt ve melis mey ile gurur duydum. sprint ve uzun atlama gibi çok başarısız olduğumuz iki dalda tarih yazdılar. hiç sevmem "tarih yazmayı" ama malum yaptıkları yadsınamaz. bizim bir amerika olabilmemiz için ilkokulda okullar arası turnuvalar da bu tarz sporlarda yarışmamız lazım. sadece spor kültürümüz olması için değil yarışma kültürüne sahip olmamız için de. biz kavgasız halı saha maçı yapamayan bir ülkeyiz o yüzden "dünya'nın en iyisi biziz" kafasına hiç gerek yok. temelden itibaren spor ve okul yapılarını birbirine entegre edecek şekilde yeniden inşaa etmeliyiz. böyle olduğunda seyirciler de bir jenerasyon sonra kendilerini göstereceklerdir. ilk başta ailen seni izlemeye gelir lise turnuvalarında, zaten ailen geniş, ondan sonra bir kartopu gibi büyür kitle. ama bizim lisedeki gibi okuldan sonraki maçı izleyemezsin gibi bir kafa var koduuumun ülkesinde.

sıra sana geldi aykut kocaman. futboldan anlamadığını umarım artık herkes yavaş yavaş görüyordur. saygı duyuyorum, seni severimde ama takımı yönetemiyosun panpa. mehmet topal ve cristian'ın vaslui maçının 20. dakikasında yetersiz kaldığı belli oldu, o zaman Topuz oyuna girmeliydi. geç kalındı. Aykut da takmış kafayı alex'i dinlendiricem. önce takım birlikte takım gibi oynasın bak o zaman alex nasıl bir şov yapıyo. bu arada bu akşamki rövanş maçından hiçbir umudum yok. 2-1 yeniliriz gibime geliyo. onlar da ikinci golünü 87 fln atar biz de yine şanssızdık kafasına girip geceyarısı tino costa için 15 milyon euro verelim. bu filmi daha kaç kere izleyecez. krasiç ve yobo 5 gün alsanız nolurdu, ne kaybederdik. offff... allahtan fb'nin olimpik sporcuları gururlandırıyo da içimiz az da olsun rahatlatıyo. bu arada nevriye'nin galatasaray'a transfer olmasına nasıl izin verdiniz inanılmazsınız. takım kaptanı ve önemli bir türk oyuncuyu ezeli rakipinize 200-300 bin euro fark için bıraktınız ve yasemin horasan gibi bir su aygırıyla onun yeri kapanıcak mı zannediyosunuz??? yasemini ben ancak keser pastırma yaparım. başka da bi işe yaramaz zaten

offff karnımın ağrısı tavan yaptı yine.........

No comments:

Post a Comment