Sunday, March 11, 2012

Feel the Rain

başlıkta ki göndermeyi anlayanlara selamlar.. aylardır yazı yazmıyorum hatta teknik olarak bir sene bile olmuş olabilir. bir süredir de aklımda listeler yapıyordum ama yazmayınca pek bir anlamı kalmıyor. ee tabiki bu düzenli bir yazım olduğunu göstermiyor, klasik komutanesque bir düzende yazıcam. kuzenim memo [bunu okuyosun şu an biliyorum] çalmazsan sevinirim. benim pek umrumda değil ama birgün bir başkası olursa p***** keser ona göre.

*içtiğimin ertesi günü inanılmaz açıkıyorum. ne olsa yiyorum. yani gerçekten insatiable bi durum var. hani böyle gece dürümzade işkembe ayarı olur ya, benimki uyanınca da tam 24 saat sürüyo. çok ilginç.

*gaslamp killer diye ünlü bir dj varmış, evet tanımıyodum, ama tanıştık bizzat. komutan fotoğraf çekmem için telefonunu bana verdi, bir türlü beceremedim. yani olmadıkça da adam sürekli "baby with a shotgun" demeye başladı. e bu sefer ben kitlendim. deplasmandaki karabükspor ve fenerbahçe gibi oldum. o kadar üzüldüm ki, hala aklımda. ama gaslamp'ın arkadaşı phishhead çıktı ve fistbump yaptık mike gordona gideceğimi duyunca.

*the l word diye bi dizi, abi adamlar yapmış. çok iyi. sadece kızlar mızlar var diye değil, oyunculara böyle bağlanıyosun resmen[insert gay seal].

*iki senelik sözleşme imzaladığım kurum biraz beni korkutuyor. yani evet heyecanlıyım, bence çok güzel şeyler olacak ama çok uzadı artık geri dönüşüm. 2013 ağustos diyodum, ulan 2014 nisan oldu, napcaz şimdi? ha en azından şöyle bişey öğrendim, avusturlya'ya nitelikli göçmenlik başvuru bazlıymış. en kötü avusturlya veya yeni zelanda diyorum artık.

*saçlarımla oynama alışkanlığı artık çok net bir hastalık oldu. bir adam bile tutabilirim ben çalışırken gelsin saçımı ya tarasın veya oynasın. gerçekten bazen sokakta yürürken bile oynuyorum ve ne kadar gerizekalı göründüğümü bilmeme rağmen duramıyorum. kesin spastik gözüküyorum. ama işte insan doğası...

*biraz önce aylardır sinemaya gitmediğim için kaçırdığım captain america'yı izledim. abi ben kötü filmler seviyorum. seve seve izledim, heyecanlandım bile. avengers'ı bekliyorum artık. 24 nisan mı ne galiba. güzelmiş. bilgeadam kursumun son gününe gelmesi de jabası.

*sakallarım çok garip çıkıyo. her yerden karışık. zaten yeterince çıkmıyo

*uyuyamıyorum. sabah zor uyandım dedimki eve gidince nasıl uyurum ulan saat kaç oldu uyuyamıyorum. kahveden mi oluyo acaba. çünkü ellerim ve ayaklarım da çok üşüyo kahve içince. interesting.

*insanların hayatıma müdahele etmesinden nefret ediyorum. sana noluyo? kötüsü ve iyisiyle bu benim hayatım değil mi. insan üzülmeden gerçekten dibe vurmadan bazen öğrenemiyo. istediğimle konuşurum nolacak. hee belki bencil düşünüyorum çünkü başkaları da benim yüzümden üzülüyor olabilir ama onların problemi. ben herkesin karakter zaaflarını düşünüp hareket etmek zorunda değilim. kolektif düzeni zaten hiç sevmem. belki bu bencillik değil de saflıkta olabilir. herkesi hep benden zannederim. ama nerdeeee.. ama işte gün geliyo değerimiz anlaşılıyo

*böyle videolardan önce 30 saniyelik reklamlar olur ya. hepimiz nefret ediyoruz hemen x'e basıp çıkıyoruz. sırf trendyol'unkilerde hadise'cim var diye 30 saniyeyi de izliyorum. canım benim ya

*kendim topluluk içindeyken konuşmaya bayılıyorum ama başkası konuşmaya başlayınca sıkılıyorum. he yanlış anlaşılmasın, kesinlikle çok iyi dinlerim ve iyi de tavsiye verdiğimi düşünüyorum ama HİÇBİR zaman müdahele etmem. maço türk erkeği ayaklarına yatmam. "salak mısın" tarzı lafları da sadece tartışmalar da kullanırım. attention whore değilimdir umarım. herhalde bir sorunum var ki her zaman herkesin beni approve etmesini istiyorum, o yüzden de çok nadir hayır derim. bu tabii ki beni inanılmaz güzel yerlere taşıdı ve hayatımda hiçbir zaman unutulmayacak kişilerle tanıştırıdı ama aynı zamanda başıma bütün işleri de bu açtı. belki de hayat gibi işte. bardağın yarısı dolu yarısı boş

*kimseden nefret etmedim. gülerim geçerim ama yargılama değil

*haberleri artık sadece komedi olsun diye izliyorum. sadece. 10 haberden 6sı beni karamsarlığa kaptırıyo. artık gerçekten de umurumda değil. burda kimsenin değiştiremeyeceği ağır problemler var. usta ben gidiyim bence. belki bu yüzden yazılım tam benlik oldu. çünkü global ve standart. ve dünyasının içinde kayboluyosun. tam bana gereken o uyutma, stand-by hissini bana sağlıyo. sanki günler böyle akıp gidiyo ve etrafımdan izoleyim.

*sadece haberler değilde üniversitede hala aynı şeyler mi öğretilir yuh artık. koskoca master dersi lise'de ki business eğitimimle yetiniyorum. abi nasıl olur ya. ödevler quizler fazla basit. he tam benlik tabi ki ama artık benim için kolaya kaçmanın zamanı değil ki. benim derste öğreneceğim birşey çok önemli teknik şeyler öğretebilir. optimizasyon çok önemli.

*bu arada kendine yaşa falan muhabetti derken yanlış anlaşılmasın. intihar burada klasifikasyon dışı. bazı insanlar varki hayatımda onlar olmadan yapmayı düşünmek istemiyorum. elbet yapılır da neyse tamam uzatmıyım şimdi

*galiba şu an ağlıycam

*uzun süredir kullandığım bir pinterest diye site var. bana ilk kuzenim göstermişti. komutan da geçen oradan bişey paylaşmış galiba çok hoşuma gitti. zaten bu bob marley'nin bu byazının başlığına konu olan [bahsi geçen gönderme bu değil] lafını da ilk pinterest de görmüştüm. bari lafı da yazıyım gidip aramasın burayı okuyan 3 kişi. rakam educated guesstir. "some people feel the rain, other just get wet" 'nuff said

*site mite yazılım derken böyle başka siteleri gezerken özellikleri görmek güzel oluyo. mesela 9gag'e uzun süredir benim de düşündüğüm bir eksiklik olan paging'i çözmüşler. düşünüyodum zaten ulan benim aklıma geliyo sizin aklınıza gelmiyo mu. infinity scroll kavramını döşemişler ana sayfaya böylece artık aynı postları görmüyosun. facebook'taki newsfeed kafası. zaten 3-4 hafta önce back to the top butonu eklemişlerdi. mantık lazımdı ama bence stilini değiştiriler. fazla ilkel olmuş. fazla uğraşılmamış gibi o buton. neyse kes!

*böyle size de oluyo mu bilmiyorum ama bana genelde dolmuşta oluyo. böyle gece dışarı çıktığımın ertesi günü yaptıklarım böyle bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyo. ve salak salak sırıtıyorum. insanlar beni spastik zannediyo olabilir ama söz veriyorum değişim sadece utancımdan.

*ürdün'de bi tane antik şehir varmış bu transformers filminde olan. inanılmaz. ya bazen neredeyse uzaylılar yaptı diyesi gelio insanın. nasıl taştan böyle birşey yapmışlar çok iyi. böyle sanki adı perat'tı ama emin değilim.

*orduspor'da ali çamdalı çok iyi bir orta saha oyuncusu. dikkatli izlemek gerekir. antalya'daki emrah da öyle inanılmaz bir sol ayağı var. gençlerbirliği'deki soner'in de sol ayağı iyi ama halı saha oyuncusu gibi.

*mutlu olmak zor bişi.. öff neler anlatmak istedim, çoğunu unuttum ama işte böyle oldu. bi dahakine iyi not almaya çalışıcam. sağlıcıkla kalın sizleri seviyorum (kesin türkçem sıçmıştır yine sorry$)

3 comments:

  1. petra kanka petra beraber gideriz

    bu arada pinterest ne olm olmadi perez hilton da oku

    ReplyDelete
  2. ne alakası bar perez hilton'la anlamadım. gayet iyi pinterest. her telden çalıyor

    ReplyDelete